Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Bilgi Ekonomisine Geçiş. Bilim Elçileri Derneği tarafından organize edilen Türk Hava Yolları 7. Bilim Elçileri Zirvesi 4-5 Mayıs 2019’da Sabancı Üniversitesinde gerçekleştirilen ve Bilgi ekonomisi geçiş için Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcılığı görevinde bulunmuş ve Yüksek İstişare Heyeti Başkanı olan, Sistem mühendisi Prof. Dr. Davut KAVRANOĞLU hocamızın konuşmasında “Türkiye’nin Mevcut Bilim ve Teknoloji Ekosistemi” şematik olarak aşağıdaki gibi ortaya konulmuş ve noksanlıkları belirlemiştir.
Sonrasında ise öneri olarak ortaya koydukları “Türkiye’nin Geçmesini Teklif Ettikleri Yeni Bilim, Teknoloji ve Ekonomi Ekosistemi” şeması da aşağıdaki gibidir. (51:14)
Konuşmanın detayını https://www.youtube.com/watch?v=d8I6cAYrLvI izleyebilirsiniz.
2017 yılı ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiş olup 9 politika kurulu kurulmuştur. Bu kurullar bakanlıklar üstü bir pozisyonda olup politika belirleme ve bakanlıklar ve ilgili kurumların uygulamaları için paylaşırlar. Bunlardan biri olan “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu” görevleri arasında sırasıyla: a) Bölgesel ve küresel rekabette mukayeseli üstünlük kazandıracak alanları tespit edip bu alanlara yönelik tavsiyelerde bulunmak, b) Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda bilim ve teknoloji alanında politika önerilerinde bulunmak, c) Bilgi toplumuna ilişkin hedef ve strateji tavsiyelerinde bulunmak, ç) Ar-Ge çalışmalarının özendirilmesi, teşvik edilmesi ve sonuçların ürünleştirilmesi için politika önerilerinde bulunmak, d) Bilim ve teknoloji alanındaki araştırma ve geliştirme politikalarının ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve milli güvenlik hedefleri doğrultusunda tespit edilmesi, yönlendirilmesi ve koordinasyonunun sağlanması amacıyla altyapı, insan kaynağı ve diğer tüm kaynakların geliştirilmesine yönelik araştırmalar yaparak öneriler oluşturmak, e) Stratejik önemi haiz teknoloji alanlarını belirlemek için araştırmalar yapmak ve bu alanlara ilişkin öneriler oluşturmak, f) Teknolojik dönüşüm alanlarını tespit ederek orta ve uzun vadeli milli teknoloji politika önerileri oluşturmak, g) Girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılması için araştırmalar yapmak ve öneriler oluşturmak ğ) Sanayimizin ithalat bağımlılığını azaltacak, rekabet gücünü artıracak programların hayata geçirilmesi ile sanayi ürünleri güvenliği ve denetimi politikasının ve endüstri bölgeleri kurulacak alanların belirlenmesi amacıyla çalışmalar yürütmek, h) Serbest bölgelerde yapılan faaliyetleri değerlendirmek, bu bölgelerin geliştirilmesine ve sorunların çözümüne ilişkin stratejileri belirlemek ve önerilerde bulunmak, ı) Araştırma altyapılarıyla ilgili genel strateji çalışmaları yapmak ve bu konuda öncelikleri değerlendirmek, i) İnternet ortamının ekonomik, ticari ve sosyal hayat ile bilim, eğitim ve kültür alanında etkin, yaygın, kolay erişilebilir olarak kullanımını teşvik edecek politika ve strateji önerileri hazırlamak bulunmaktadır. Kurulların çalışma usul ve esasları ise Madde 33’te aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Kurullar, alanlarında doğrudan Cumhurbaşkanı ile çalışır ve Cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getirir.
(2) Kurullar, görev alanına giren konularda bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar ile yakın işbirliği içinde bulunur.
(3) Kurullar, kendi görev alanlarıyla ilgili olarak her türlü bilgi ve belgeyi ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından talep edebilir. Söz konusu talepler kurum ve kuruluşlarca öncelikle değerlendirilir.
(4) Kurulların görev alanlarıyla ilgili toplantı ve çalışmalara; bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum ile özel sektör temsilcileri, akademisyenler ve yerli veya yabancı uzmanlar davet edilebilir.
(5) Kurullar, görev alanlarına giren konularla ilgili olarak çalışma grupları oluşturabilir.
(6) Birden fazla kurulun görev alanına giren hususlar genişletilmiş kurul toplantılarında ilgili kurullar tarafından müştereken çalışılır ve görüşler müştereken oluşturulur.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar arasında birisi Savunma Sanayi Başkanlığı olmak üzere 10 başkanlık ve Varlık Fonu bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çok iyi kurgulanmış ve 9 adet politika kurulu kurulmuştur. Ancak “Türkiye’nin Geçmesini Teklif Ettikleri Yeni Bilim, Teknoloji ve Ekonomi Ekosistemi” tam olarak hayata geçirilememiştir. Bu bakış açısı ile hiç bir kurum kendini düzeltme imkânına sahip değildir. Bunun için Bilim öncülüğünde teknoloji üretmeli, üretilen teknolojide ekonomiye dönüşmelidir. Bir zincirleme reaksiyondur. Teknofest yarışmaları ile gençlerin kendilerine güvenen ve icat çıkarır hale gelmeleri için büyük bir itici güç kazanmış olup Milli eğitim sistemimize en azından 50 yıl kazandırmıştır. Dahası Bilgi Ekonomisi için kendimize has bir ekosistem oluşturulmaz ise çok geçmeden tüm bu çabalar heba olacaktır.
1. Sanayi Devrimi ile buharlı araçların üretimi,
2. Sanayi Devrimi ile Lambanın icadı ve Fort’un T modeli için üretim hattı,
3. Sanayi Devrimi ile transistörün keşfi,
4. Sanayi Devrimi ile robotların üretimi devralması olarak özetleyebiliriz. Bazı öncelikli alanlara ağırlık verilmekler birlikte tüm alanlar büyük önem arz ediyor.
Çok zeki öğrencilerimizin TIP yerine öncelikli olarak Temel bilimlere yönlendirmeliyiz. Hatta TIP Fakülteleri Temel bilimler okuduktan sonra üstüne devam edilerek TIP Fakültelerini bitirmeliler. En önemli ekonomik sektörlerin başında Savunma ve Sağlık gelmektedir. Bunun için öncelikli olarak temel bilimler geliştirilmelidir, sonrasında teknolojiye aktarılarak ekonomiye kazandırılmalıdır. Temel alanlar olan Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji başta olmak üzere, günümüzde Enerji, Malzeme Bilimi ve Nano teknoloji, Metroloji, Genetik, Doku Mühendisliği, Yapay Zekâ, Kuantum Bilgisayarları, Siber Güvenlik, Transhümanizm ve oyun gibi alanlar ön plana çıkmaktadır. Mevcut ekonomik sistemde noksan kısmımız ise mevcut hukuk sisteminin bununla birlikte çalışması ve gelişmelidir. Çünkü paten alınması bu şirketlerin ve çalışanların hakkının savunulması, yeni hukuksal alanların çalışılması örneğin uzay hukuku, otonom aracın kaza yapması durumunda ortaya çıkacak hukuksal durumlar çalışılmalı. Bunlardan daha önemlisi de ortak Etik değerlerin belirlenmesi için dini, sosyolojik ve felsefi açıdan gelecek sistem kurguları cesurca tartışılmalıdır. Çıkar çevrelerine pirim verilmemelidir. Buna en iyi örneği İstanbul’da 10.000 elyazması kitap çoğaltıcısının baskıları ile matbaanın yaklaşık 275 yıl gecikmeli ülkemize gelmesidir. Gelişen teknoloji ile birlikte topluma getirmesi muhtemel olumlu ve olumsuz yanları çalışılarak toplum ruh sağlığı da düşünülmelidir. Günümüze içki, sigara ve kumar bağımlığı gelişen internet ve sosyal mecralar ile sanal kumar ve oyun bağımlılığı gibi farklı alanları ortaya çıkmıştır. Dahası mevcut kapitalist sistem kan kokusu almış köpek balığı gibidir. 1.000.000 km gidebilecek bir araç lastik ancak 30.000 km gidebilmektedir, ilk üretilen ampullerden biri 105 yıldır hala yamaktayken günümüzde 1500 saate düşürülmüştür, ilk üretilen kadın çorabı ile araba çekilebilirken şimdi daha giyilmeden kaçmaktadır. Bu çevre aynı zamanda çevre kirliliğine sebebiyet vermektedir. Kuş gribi, Kovit 19, maymun çiçeği virüsü gibi KBRN tehditleri olabilecek şeyler de göz ardı edilmemelidir. En önemli ise bıçak ile adam öldürülür bunu yasaklayalım yaklaşımı yerine bu gelişen teknolojinin sosyal ve kültürel hayata yansımalarının nasıl fayda sağlanacağı ve muhtemel zararlarının nasıl bertaraf edebileceği üzerine sosyal simülasyonlar yapılmalı, beyin jimnastiği yapılmalı, kafa yorulmalı ve akıl teri akıtılmalıdır. Bu simülasyonlar için bazı oyunlar bile üretilebilir. Geçen gün oğlumun oynadığı Detroit: Become Human adlı oyun dikkatimi çekti. Oyunun konusu robotların bilinç kazanması ve eşit hak talebi. Oyunda mevcut karakter için yaklaşık 85 farklı senaryo sonu mevcut olup sizi onlar arasında seçim yaparak o bölümleri bitiriyorsunuz. Bölümün sonunda sizin hangi seçimleri yaptığınızın ve diğer oynayanların tercihlerinin yüzdelerini veriyor. Bu sadece bir oyun sektöründen öte başka bir sanal alemlerin de başlangıcı. Yarın bu oyunlar Sanal Gerçeklik VR (Virtual Reality), Artırılmış Gerçeklik AR (Augmented Reality), Karma Gerçeklik MR (Mixed Reality) ve Genişletilmiş Gerçeklik XR (Extended Reality) ile sinirler ilkin dışarıdan uyarılması sonrasında elektronik implantlar ile insana hazzın aktarımını da sağlanacaktır. Bu konuları da sinema sektörü ile insanları alıştırarak yönlendirerek yapmaktadırlar. İnsanımızın hayat ile sanal alemi ayırt edememe gibi birçok problemi de getireceği aşikardır. Beden sağlığı yanında ruh ve akıl sağlığı problemleri de ortaya çıkacaktır. Transhümanizm insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir hareket olup hayatımızın içerisine bir meteor gibi gelmektedir. Akıllı şehirlerin, sürücüsüz arabaların ve ilerisinde robotların egemen olduğu bir dünya inşa edilmeye çalışılıyor. Robotların yönettiği adil bir dünya fikri senide şimdiden cezbede bilir. Kurbağayı sıcak suya atarsanız zıplayarak kaçacaktır, suyun içerisine konulan kurbağayı yavaş yavaş ısıtırsan haşlanacaktır ancak bunun farkında olmayacaktır. Sinema sektörü de kültürel ve sosyal erozyonu hızlandırarak insanları mevcut durumu kabullenmelerini sağlamaktadır.
Yukarıdaki fotoğrafa bakarsanız dünyamızın uzaydan çekilmiş fotoğrafı bize dünyanın büyük bir bölümünün karanlıkta olduğunu elektriğe ve suya ulaşamadığını söyler. Bir tarafta otonom araçlar ve diğer tarafta sefalet gözükmektedir. Dünyanın kaynaklarını adaletli olarak bölüşmeyi öğrenmedikçe açık ve sefalet yaşayan insanoğlu başka coğrafyalara göç edilmesi kaçınılmazdır. AB-D yıllarca sömürdüğü ülkelerin sonunda bumerang etkisi ile kendilerini vuracağından bir habermiş gibi hala vahşi bir kapitalizm ile devam etmekte. Buda anarşiyi ve göç etmeye sebebiyet vermektedir, Ülkemize Irak, İran, Suriye ve Afganistan dan göç gelirken, Avrupa ve Amerika da başka ülkelerden göç almaktadır. Halbuki hakkaniyetli ve adil bir sistem “Dünya Beşten Büyüktür” Birleş Milletler hayata geçirebilse insanlığın kurtuluşu olur. Ancak insanoğlu Gazze ile bu treni de kaçırmışa benziyor. Tanrıyı kıyamete zorlayanlar onlarca adım önde. Kıyamete her geçen gün daha büyük bir ivme ile yaklaşıyoruz. Zamanın ahirinde haftalar günler gibi geçiyor. Ülkemizde lisans eğitiminiz sizin pranganızdır başka şey konuşma ve akletmemizi yasaklar. Örnekleri çoğaltabiliriz; müthiş bir mesleki taassup mevcut olup bir mühendisin hukuk okumasına çok müsaade edilmez. Bunun için alan ayırt etmeksizin disiplinler arası çalışmalar yapılmalıdır. Yurt dışında böyle bir taassup yoktur. Doktora yapacak ve teknoloji üretecek insan kaynağı çok önemlidir. Bu ekosistemde insanların geçim kaygısı olmadığı, siyasi ve sosyal yıldırmalar maruz kalmadığı, rahat ve müreffeh düşünerek üretebileceği bir sistem oluşturmakla mümkün olabilecektir. Bunun en güzel örneği siyasal, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında liderlik yapmış olup, ilim ve fikir hayatımızın gelişimine sebep olan Nizamiye medreselerinin eğitim ekolüdür. Bir sistemde denge çok önemlidir birini hakkını verirken diğerinin hakkına girilmemelidir. Hasta hakkı derken Doktor hakkını gasp ettik, Kadın hakkı derken Erkek hakkını gasp ettik, Hayvan hakkı derken İnsan hakkını gasp ettik. Ekonomide olduğu gibi ya Döviz yada Faiz sarmalından çıkılması içinde bir Paradigma değişmelidir. Yüksek teknoloji üreterek Bilgi Ekonomisine geçiş büyük bir gereklilik olup yeni bir bilim, teknoloji ve ekonomik sisteme geçilerek kalkınmamız için ivedilikle ihtiyaç vardır. Derdi ile yatan dermanı ile kalkar,
Saygılarımla. 06.09.2024
Prof. Dr. Güven ÇANKAYA